1 Mart 2014 Cumartesi

Ebru Aski. . .

 Bu postu ne ebru ne de tekne fotografiyla suslemek istedim. Cunku sadece tekne ve kagittan ibaret degildir ebru...
  Su an sabahin ilk isiklari ve mavi ile yesil arasinda dalgalanan deniz uzerinde, arabalar ile dolu vapurda karsiya geciyorum. Denize dusmemi engelleyen tek sey sirali zincirler ve ben ilk kez suya bu kadar yakin oldugumu hissediyorum. Suda damla olmak gibi garip duygular icindeyim... 
Ve soguk ruzgarlar esliginde yeni yeni agaran karsi taraflari izliyorum. Gri, kirmizi, yesil, siyah, beyaz... Biraz gri, biraz beyaz ile karistirilip boz bir zemin uzerine yesil sapli, siyah hareli bir cicek kondurdum bile.
 İnsan her yerde sevdiginin suretini gorurmus, tekneden daha sevgili ne olabilir ki? Sevgilinin huzuruna muhtacmis, tekneden daha huzur veren sey ne olabilir ki? Ve sevgilinin zenginligini istermis, boya ve odden gayri zenginlik ne ola ki..? 
  Rahmetli Ustad Mustafa Duzgunman hocamizin haleti ruhiyesini daha yeni yeni idrak edebiliyorum; ne kadar zor sartlar altinda tekne actigini,  cok zengin olabilecegi halde dunyalik mala tamah etmeden, yilmadan, ask ile ebru yapmasinin sirrini, ebru teknesi ile tanismamin 5.yilinda cozmeye basladim. Elhamdulillah, su sira hem maddi hem de prestij olarak gayet guzel yerlerden is teklifi geliyor da teknemden ayrilmaya gonlum razi olmuyor. Suyun uzerine 3-5 renk atip sekillendirmek isi degil bu! Gonul isi, muhabbet isi, sadakat isi! Hayatin ciceklerini suya cizmek degil, suda gorduklerini hayatina naksetmek isi!..